Kur’an-ı Kerim’in Dilinin Arapça Olmasındaki Hikmetler

‘’Yusuf Suresi’’  (Sayfa 42–43)

Arap harflerinde ayrı bir musiki, canlılık ve ses zenginliği vardır. Bu harflerin bazıları dudak, bazıları boğaz, bazıları ağız boşluğu, bazıları da dil ve dişler kullanılarak çıkar.

Dolayısıyla Arapça konuşulurken ağız ve boğazın her tarafıyla beraber diyafram ve göğüs kası da etkili bir şekilde kullanılır. Bu yönüyle Arapça, manaların kalıpları olan kelimeleri seslendirmede büyük bir zenginliğe sahiptir. Alemlerin Rabbi’nin, açık ve açıklayıcı olan kitabını, hemen bütün sesleri ifade etme kudretine sahip bir dil ile göndermiş olması çok önemlidir ve ayrıca bu, O’nun bu dile bir ihsanıdır. “İşte bu, Allah’ın dilediği kimselere olan bir ihsanıdır. Allah büyük lütuf sahibidir.” Cuma suresl, 62/4.

Öte yandan Arapçanın, özellikle de Kur’an’ın indiği dönemdeki Arapçanın kelime hazinesi oldukça zengindir. Öyle ki, sadece deveyi ifade etmek için bile onun farklı özelliklerini vurgulayan yüzden fazla sözcük kullanılmıştır. Aynı zamanda Arapça, büyük bir iştikak (türeme) zenginliğine sahiptir. Bir kökten çıkan yirmiden fazla kelime kalıbı, bir fiilden türetilen yirmiden fazla fiil kipi vardır ve bu, oldukça geniş bir mana yelpazesi oluşturur. Bazı dilcilerin tespitine göre Arapçada yüzlerce isim ve fiil kalıbı mevcuttur. Netice itibariyle Arapçadaki farklı kalıplar ve kalıpların· kendi içindeki harf ve hareke değişiklikleri, beraberinde çok büyük bir mana zenginliğini getirmiştir.

Kalıpların dışında, harf-i.cerler (edat), başına geldikleri kelimeye farklı manalar kattığı gibi, sonuna geldikleri fiillere de ayrı ayrı anlamlar kazandırır.

Ayrıca Arapçada cinsiyetlere ve kişi sayılarına göre isim, sıfat ve fiiller değişkenlik arz eder. Tekil ve çoğul· şahıslarla alakalı ifade kalıpları her dilde bulunsa da Arapçada bir de bunların arasında tesniye (ikileme) kalıbı vardır.

Diğer bir husus, Arapçanın yüksek bir ifade gücüne sahip olmasıdır. Muhatabına ve yerine göre kelimenin farklı haller alması, maksadı açıkça ifade edebilmesi, hakikat, mecaz, teşbih, kinaye gibi çeşitli ifade şekillerine açık olması, duruma göre sözün zengin bir şekilde süslenmesine imkan vermesi, cümle içerisinde kelimelerin yer değiştirmesiyle mananın çok büyük değişikliklere uğrayabilmesi… gibi belki her biri başka bazı dillerde de olan bu özelliklerin bir araya gelmesi Arapçayı seçkin bir dil konumuna getirmektedir.

Arapçanın ifade gücünün yüksekliğini şuradan da anlayabiliriz: Kur’an’ın indiği dönemde sözlü edebiyatın üstatları olan şairlerin üstünlüğü Arapçanın bu yönünü çok iyi kullanmalarından ileri geliyordu. Fakat onlar, Kur’an’ı dinlediklerinde, bu hususta zirve bir kelamla karşı karşıya kaldıklarını çok iyi kavradı ve o etkileyici beyana hayran kaldılar. Çünkü Kur’an’ın, bütün dil erbabını geride bırakan bir beyan gücü vardı. 

Özetle ifade edecek olursak, Kur’ an, Arapçanın ifade gücünü kullanmış, Arapça da Kur’ an sayesinde daha da güçlenmiş ve diller ara sında zirveye çıkmıştır.

*** Bu yazı alıntıdır. Kur’an-ı Kerim’in birebir mealinin yapılmasının mümkün olamayacağını ispatlayan bir makale olduğu için; değerli buldum ve paylaşmak istedim.


Salih Bektash sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

“Kur’an-ı Kerim’in Dilinin Arapça Olmasındaki Hikmetler” için bir cevap

  1. ottersoftlya424812c98 Avatar
    ottersoftlya424812c98

    Cok orjinal ve faydalı bir yazı .

    Beğen

ottersoftlya424812c98 için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Salih Bektash sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin